Neo’ya Can Smith’i!!? Matrix 19 yaşında…

Geçen sabah birdenbire fark ettim ki, nasıl masallarda her bir karakter aslında tek bir kişiyi anlatıyorsa aslında filmlerde de öyle…

Matrix’deki esas oğlan, seçilmiş kişi Neo ile onun azılı düşmanı Ajan Smith de aynı kişi!… Nasıl olabilir?! Baya baya olur!… Neo adı üstünde yeni ve yenilik getiren eril güç! Eylem fazı ve kurtuluşun tek umudu… Ancak toy ve güvensiz… Rutinler içine sıkışmış bir hayatı, sessizce ve illegal yollarla yaptığı tek yaratıcılığı ise başkaları için yaptığı hackerlık, şifre kırıcılığı… Kendisi için değil ama para karşılığı başkaları için devrimci, yenilikçi ve asi… Kendisi ise keşfedilmeyi bekleyen bir cevher sanki… Çağrıyı bekleyen bir kahraman… Ancak onun kahraman oluşunu her yolculuğun başındaki kahraman gibi birileri beyan etsin ister halde, şüphede ve beklemede… Ta ki beyaz tavşanı takip etme cesaretini gösterip ininden çıkana kadar…. Neyse, tabii ki tüm filmi burada anlatacak değilim… Hele ki üzerine düzinelerce okuma yapılmış bu filmi!! Ama Matrix 19. yaşında anılmalı öyle değil mi?! 2018-1999=19!…

Kendi dilimden anlatacak olursam bu muhteşem yapıt içinde daha yeni idrak ettiğim şey azılı düşman Ajan Smith’in doğal yok edici yani sabotajcı arketipinin en güzel anlatımlarından biri oluşudur… Neo kendi sıradan ve aslında illüzyondan ibaret sıkıcı dünyası içinde özgürleşmeye yani düş kurabilen bir düş görücü olduğunu anlamaya başladığı andan itibaren onu engellemek isteyen tek program Smith ve arkadaşlarıdır.. çünkü düzenin değişmesini istemezler… Çünkü insan sıradan rutini içerisinde sıkıcı ve mükemmeldir… Değişiklik getirirse hayatına kontrol edilemez olabilir… “Mükemmel” çizgisinden çıkar! Kontrol edilebilen rutinler ne olursa olsun faydalı ya da zararlı kesinlikle güvenlidir çünkü öngörülebilir… İşte Ajan Smith bunu sever… Neo’yu ve onun gibileri sevmez… Asi olanı, yenilik getireni, öz’den gürleyeni hiç istemez!!! Tıpkı öz-yetki ve onun yaşamımıza getireceği değişimlerden korktuğumuz için kendimizi ve başkalarını çökertme arzusuyla bile isteye var ettiğimiz sabotajcı yönümüz gibi… Ve bu sabotajcı her şekle girebilir…

Filmin simülasyon kısmında Morpheus Neo’ya Matrix nedir’i anlatırken bir kırmızılı kadın çıkartır karşısına ve çok çekici olan kadın aslında Smith’dir!…. Dikkat etmesini, ne kadar uyanık olması gerektiğini yoksa tongaya düşebileceğini anlatır Morpheus! Ajan Smith her yerde ve şekilde çıkabilir bizim yeni düzen ve özgürlük için tek umudumuz olan Neo’nun karşısına…

Mr. ya da Mrs Smith’ler vardır hayatımızda…

Kimisi iş yerinde kimisi evde kimisi de sokakta, yaşamımıza getireceğimiz yeniliklerin infazını sağlamak için kendi ellerimizle koyduğumuz öz-sabotaj yazılımları!.. Bu sabotaj yazgı mıdır, yoksa bile isteye, kendi gücümüz ve ışığımızdan, özgürlüğümüz ve hiç bilmediğimiz ama hep özlemini duyduğumuz yeni dünya düzeni, ömrün upgrade edilmiş ve henüz hiç denenmemiş yeni sürümünden kaçışımız mıdır?!

Belki filmi yeniden izlemeliyim… Bambaşka bir gözle… O kendimden ayrı gördüğüm ajanların bana olan yakınlığını anlamak, ötelemeden, öz-sabotaj sistemimi irdelemek ve sorumluluk alarak dönüştürmek için…

Belki o zaman, yani, ajanın da bizzat benim kurduğum bir yazılım olduğunu fark ve kabul ettiğimde, Matrix yani kendi düşüm içinden birilerini cazip görünümleriyle ajan kılıp kendi kendimi tuzağa düşürmek yerine, onunla yüzleşme sorumluluğunu aldığımda ki sanırım son bölümde bunun gibi bir şeyler oluyordu, zamanı yavaşlatıp olanın içinden geçmek için kendime izin verebilir, tüm saldırılarına inat dimdik durabilir ya da anın ihtiyacına göre gayet esnek olabilir ve eylem fazı olan Neo’nun, kutsal üçleme (beden, ruh ve zihin) yani Trinity ile kutsal evliliğine (biricik düşümü özgürce ve aşk ile yaşama haline) nail olurum… Ve belki de o zaman yani şimdi sistem hacklenmiştir!

O zaman yani şimdi! What is Matrix ulan?!!!

Gelsin Mr. And Mrs. Smith’ler… Hepiniz benin benden korkmasından ibaretsiniz! Korkunun ve şüphenin yerini öz-sevgi aldığında işlevsizsiniz… Haydi canım 🙂 Cancağızım… Bugün yeni düşler kurmak lazım…

Canın yüzmeyi öğrenmeye, düş içinde kulaç atmaya engel, sözde düzen koruyucu Smith’lere değil, Trinity’e abayı yakmış, eylemci, biricik Neo the choosen one’a ihtiyacı vardır…

Haydi canım!

Follow the white rabbit…

Yorum bırakın