Sayıların rehberliğinde bir başlangıç…

Aşağıdaki yazıyı Kıbrıs’lı dostlarımın çıkaracağı bir derginin -başlangıç- temalı ilk sayısı için yazmıştım…

Burada da paylaşmak istedim…

Hazır yeni yılın enerjisi de hissedilmeye başlanmışken kişisel yıl hesabını anlattığım yazıya da bir göz atmakta fayda var…

Dilerim başlangıçlar ve atılan adımlar hep kalp ekseninde olsun ❤

 


 

Başlamak, hayata sevgiyle kök salmak…

Of! başlamak zor bazen. Hele ki anlatacak, yapacak çok şey varsa daha da zor. Zaman ilerler, yapılmamışlar sıkıştırır ve başlamak bir türlü nasip olmamıştır.

Başlamaya yüklediğimiz mana kendi doğasından fazlasıdır aslında. Hani “bir başla, gerisi gelir” şefkatinden uzak bir sonraki adımı hatta sonuçlarını düşünerek geçirdiğimiz anlardır bizi boğan. Yapılması “gerektiği” için yapmak, “başarmak” zorunda olduğumuz için başlamak niyet değil eziyet olur.

Başlamak bir adım atmaktır. O adımın içeriğinde ise öze güven, özden gelen sevgi olmalı.

Adım atmak yeniliğe, bilinmeze cesaret gösterip yol almak kalbin ve köklerin işbirliğidir. Doğurgan bir toprağa salınmış kökler ile yaşam ve haz pompalayan kalp bir araya geldiğinde başlamak yalnızca bir yaşam belirtisi olur. Yaşıyorum öyleyse yeniliklere, rutinleri kıran eylemlere ve olumlu tezahürün bir parçası olmaya hazırım diyebilmek doğamızın güzelliği, kendiliğindenliğidir.

Oysa ki bizler başlayamamanın suçluluğunu, yarım bırakmaların utancını, beceriksizliğin, yetersizliğin, geride kalmışlığın kederini yaşar ve yaşam enerjimizi sekteye uğratırız. Kalp ve kökler arasında doğal olarak sürecek bir akışın önüne set çekeriz. Ne ilginçtir ki bunları kendimize yapan da bizzat biziz. İşte bu sebepten kişinin kendini bilmesi, en büyük düşmanı ile tanış olması ve bu sabotajcı ile bir ömür boyu sevecenlikle başa çıkabilmesi için Rab ile buluşması hayattaki en büyük görevimizdir.

Kendini tanımak için önce karanlığı ile buluşmalı, kendini aramak için önce kaybetme lüksüne kavuşmalı insan.

Kendimi tanımaya çok ihtiyacım olduğu halde hiç bir çabamın olmadığı, yalnızca günü kurtardığım zamanlar yaşadım. Gerçekten kalbimden geçtiği gibi yaşamaktansa mecburen olanı kabul ettiğim ve canımı çeşitli zevklerle oyaladığım yirmili yaşlarımın başında bir gün, bir yılbaşı partisinde, hem sarhoş, hem de cüce, üstelik de hiç tanımadığım ve sonrasında da hiç görmediğim, adını bile bilmediğim bir kızın kucağıma oturup, doğum tarihimi sorduktan sonra bana “senin kendini ifade problemin var” deyip çekip gitmesi benim için tuhaf bir andı. Çok anlamsız gelmişti. Ben ki ne filmler, hikayeler anlatırdım. Anlaşamayanları birbirlerine anlatırdım. Başıma gelenleri, çocukluğumu, anılarımı, hatta kendini ifade edemeyeni kendisine rahatça anlatırdım. Ama kızın söyledikleri aklımdan hiç çıkmadı ve farkettim ki ben, beni bana anlatmıyordum. Beni konuşturmuyor, yalnızca yapılması, olması, düşünülmesi ve hissedilmesi, söylenmesi gerekenleri yaşıyordum. Kendi ‘benim’ içimde küsmüş duruyordu.

Elbette ki dönüm noktasıydı.

Değişim bir anda mı geldi?

Tabii ki hayır!

Kendimi önce kendime sonra da çevreme ifade etmenin yollarını arayıp, nerede ve hangi şartlar altında beni konuşturmaktan kaçındığımı fark ettikçe ve bu yolda biraz olsun çaba sarfettikçe bulutlar aralandı, yollar açıldı.

İlk farkındalığım sayılar dünyasıyla oldu. Bir kitap düştü önüme. Dan Millman’ın Hayatınızın Amacı Doğum Tarihinde Gizlidir kitabı. Hızlıca göz attığımda o kızın benim ifade problemimi nereden bildiğini anladım. Belli ki o da çok etkilenmişti bu bilgilerden ve zil zurna sarhoş olsa bile paylaşmadan duramıyordu. Evet belki kaba bir şekilde söylemişti ama kesinlikle olumluyu doğurmuştu. O kitabı okuyupta bildiğim doğum tarihlerinden de hesaplar yaptıkça kendimi ve çevremdekileri daha iyi anlamaya başladım.

Başlangıç noktam ve tüm uğraşım “ben” olduğu için birine rehberlik etmek, hoca olmak benim işim olamazdı. Ancak deneyimlerimi, bana iyi gelenleri paylaşmadan da durmadım, duramazdım. 13 senedir numeroloji, 12 senedir yoga, 9 senedir refleksoloji yapıyor ve anlatıyorum. Hala tüm paylaşımlarım “benden bana” prensibinden doğar.

Nasıl başlarsa öyle gider diye bir laf var. Çocukluğumdn beri yazmak ve okumak benim için çok önemliydi. Beni bana anlatan her bilgi kutsaldı. Bana iyi gelen ne varsa paylaşmaya değerdi. Kendimi tanımlamaktan daha önemlisi aramızdaki farkların ardında bir olduğumuzu kanıtlamak, hatırlamaktı. Şimdi bu güzel dergi aracılığıyla bir başlangıç daha oluyor yaşamımda. Buradaki yerim “gezgin” olacak. Yani ne zaman ne hakkında yazacağım kesin değil. Her zaman sürprizler olabilir. Uzun yıllar süren tecrübelerim var ancak hiçbirinde uzman olduğumu söyleyemem. Benim için sahiciliğin önüne serilebilen bir sis perdesi uzmanlık. Ben öğrenci ve pratik eden, paylaşanım ve ancak benden anlatabilirim ve bilirim ki benden bana bir yol vardır, daima kalp hizasında.

Bu ilk sayıdaki başlangıcımız da kendi hikayemden yola çıkarak doğum tarihinde var olan yaşam sayısılarından bahsetmek olsun istedim. Bu konuda detaylı bilgi almak, sayıların dilinden biraz daha anlamak isterseniz az önce bahsettiğim kitabı mutlaka edinin, ısrarla tavsiye ederim. (Hayatınızın Amacı Doğum Tarihinde Gizlidir- Dan Millman)

Doğum tarihinizin tüm rakamlarını toplayın. Aralarında 11, 22 ve 19 var ise onları toplama olduğu gibi, kendi aralarında toplamadan ekleyin. Ulaştığınız sayı iki basamaktan oluşuyorsa onu da kendi arasında toplayın. Elde ettiğiniz bu tek veya iki toplamdan ulaştığınız rakamlar “yaşam amacı sayı”nızı göstermektedir.

*Örnek 1:   24.08.1978  ________2+4+08+1+9+7+8= 39/12_______Yaşam Sayısı: 39/12

Örnek 2: 01.11.1980 _______ 0+1+11+1+9+8+0= 30/3________ Yaşam Sayısı: 30/3

Örnek 3: 22.07.2011_______  22+0+7+2+0+1+1= 33/6________ Yaşam Sayısı: 33/6

Örnek 4: 20.10.2012 _______2+0+1+0+2+0+1+2= 8___________ Yaşam Sayısı: 8

*Örnek 5: 15.12.1973_______ 1+5+1+2+1+9+7+3= 29/11________ Yaşam Sayısı: 29/11

Örnek 6: 19.01.1970_______ 19+0+1+1+9+7+0= 37/10_________ Yaşam Sayısı: 37/10

1’den 9’a dek tüm rakamlar ve İçsel Bilgi anlamına gelen 0 sayısı aslında hepimizde mevcuttur. Ya ismimizde ya doğum tarihimizde ya da hesaplamalar sayesinde onlarla mutlaka karşılaşırız. Yani aslında her bir sayı ve anlattığı evrensel yasalar ile bir şekilde ilişkimiz var. Birebir yaptığım danışmanlıklarda hangilerinin öncelikli olduğunu ve kişiye özgü deseni bulup çıkartmak benim işim. Ama biliyorum ve üstüne basa basa söylüyorum ki bu sayıların anlattığı her şey hepimizin hayatında bir şekilde var ve dikkat edilmesi gereken temel konular. Bir başlangıç niteliğindeki burada bulduğumuz yaşam sayısı ise hayata genel bakışımızı, en temel duruşumuzu, ne yapsak mutlu oluruzu anlatır.

Aşağıda yer alan bölüm ise rakamların anlamlarına dair kısa bir özettir.

Yaşam amacı sayıınızda var olan tüm rakamların anlamlarına teker teker bakın.

Örneğin 39/12 ise yaşam sayınız önce duyarlılık ve ifade(3), sonra bilgelik ve bütünlük(9) önemlidir. Bunlardan doğan yaratıcılık ve güven(1) ile dengeli işbirliği(2) konuları yaşamınızda 3 ve 9 dan sonra aynı değerde önemlidir. Birini halletmeden, hiç olmazsa o konuda farkındalık kazanmadan diğerini gerçekleştirmek bizi zorlar.

*Verdiğim örneklerde olduğu gibi ikinci toplam çift basamaklı ise üçüncü bir toplam almaya gerek yoktur ama bilmek, akılda tutmak faydalıdır.  39/12=3(duyarlılık ve ifade) veya 38/11=2(dengeli işbirliği)

Asıl olan ilk ve varsa ikinci toplamda hangi rakamların yer aldığıdır. Üçüncü toplam bize fikir verir ancak diğerlerinin önemini azaltmaz.

Eğer zamanınız varsa sadece kendi sayılarınızı değil, baştan sona hepsini okuyun isterim. Çünkü burada anlatılanlar hepimiz için geçerli olan evrensel yasalardır.

 

1-      Yaratıcılık ve Güven

Yaşam amacı sayısında 1 olan kişiler, özellikle de toplamı 10 olanlar kendi ayakları üzerinde durmaya dair deneyimler yaşarlar. Yaratıcılık her an var olan yaratımın olumlu birer parçası olmaya bir göndermedir. Yaratım her an vardır ve seçimlerimiz doğrultusunda olumlu-olumsuz ve yıkıcı yönde gerçekleşebilir. Kendi ayakları üzerinde duran, bağımsızlığını keşfetmiş, özgün bireyler olmak hepimizin konusudur ancak yaşam sayısında 1 olanlar için bu konu biraz daha önceliklidir. Çünkü 1ler bunu gerçekleştirmekte zorlanır. Diğer sayılara göre 1ler, bağımlı olmak ve ben yerine benim dediği şeylerle varlığını onaylamak yanılgısına daha kolay düşer. Rutinleri, döngüleri kırmak, iradeyi sevecenlikle güçlendirmek, “ben!” diyebilmenin yolunu öfke ile değil kararlılıkla bulmak 1lerin konusudur. Olumsuz ve yıkıcı hallerinde 1ler, bağımlı, taklitçi, güvensiz, ürkek, tek başına olmaktan kaçınan, bakıma muhtaç, bencil ve empatiden uzak ve kurban rolünde olabilirler.

1’in bize mesajı nettir. Ben olabilmek için öz’e güvenmek yeterlidir. Beni bulmak bütüne ulaşmaktır. Kendi ayaklarının üzerinde durmak ve olumlu olanı tezahür ettirmek, rutinleri kırıp özgür oluşunu fark etmek için ihtiyaç duyduğu herşey “ben”in ötesinde tanımlanamayan ve hiç bir şeye bağlı olmayan, herşeyi kapsayan özde bulunur. 1’in elementi ateştir ve kendini uyanık tutmakla yükümlü bir muma benzetilebilir. Kök çakra ile bağlantısı olan bu sayı temeldir. Tüm sayılar 1lerden meydana gelmiştir. Bize anlattığı evrensel yasa hepimizin, her anın ve her zerrenin biricik, eşsiz olduğunu farketmek ve onurlandırmaktır. Bunu yapabilmek ise kendi biricikliğimizi bencillikten uzak, özden sebeple onurlandırıp yaşatmaktan geçer. Yaşamaktan korkmak, bireysel ve özgün doğamızdan çekinmek bu sayının ve ilişkili olduğu kök çakranın gölge halleridir.

 

 

 

2-      Dengeli İşbirliği

Her ilişkide kazan kazan durumları yaratmayı, hiç olmazsa kendi varlığını ve ihtiyaçlarını unutmadan ilişki içinde olmayı anlatır. Yaşam sayısında 2 olan hatta toplamı 20 olan kişiler sosyal çevrelerince “fazla” iyi olarak tanınan, son derece yardım sever, hassas kişilerdir. Ancak bu aşırı verici doğaları birinci derece yakınlarına tam tersi olarak yansır. Çünkü evren denge sever. Ölçüsüz vermek ölçüsüz almaya mecbur eder.

Dengeli işbirliği her ilişkide kimsenin diğerinin ikincisi olmadığını vermenin almayla dengelendiğini anlatır. Oldukça duygusal ve yardımsever olan 2 kendi biricikliğini görmezden gelip birilerine destek olmak için yaşadıkça asıl olanı, kendini ve yaşamsal önceliklerini unutarak zarar görür.İkinci çakra ile ilişkili olan bu sayı bize duygularımızın oyunlarına karşı uyarır. Suçluluk duygusu, “iyi insan” olmak ve telafi çabası tuzaklarla doludur. Elementi su olan 2 sayısına sahip kişilerin ve diğer sayılara sahip olanların da özünde yine sağlıklı bir 1 doğasına ihtiyaçları vardır. Empati becerisi güçlü olan 2ler dengeli işbirliğini yaşayabildiklerinde sağlıklı ilişkiler geliştirmek ve uzlaşmalar için ihtiyaç duyduğumuz empati gücünü yaşatırlar.

 

3-      Duyarlılık ve İfade

Bu kişiler çevrelerine karşı oldukça duyarlıdırlar. Olup biten ne ise üzerlerine alınıp yapılması gerekeni yapmak, söylenmesi gerekeni söylemek, düşünülmesi gereken ne ise onlarla uğraşmak gibi kahramanlık güdüleri barındırırlar. Maalesef bu durum sömürülmelerine sebep olur. Enerjileri yüksektir. Paylaşmak, anlaşarak yaşamak ve en önemlisi keyif alarak yaşamak 3ler için çok önemlidir. Kelimeleri düzgün seçmek ve sanatsal bir ifade ile konuşmak doğalarında vardır. Ancak huzur arayışları ile ifade becerileri sahicilik yerine çevrelerine uyum getirmek, kahramanlık etmek için kullanıldığında enerjilerini boşa harcarlar.

3lerin yolu dürüstçe kendilerini ifade etmekten geçer. Ne kadar süslü değil ne kadar sahici oldukları önemlidir. O kadar duyarlıdırlar ki gerçek hisleriyle hissedilmesi gerekeni birbirine karıştırırlar. Bu sebepten kendilerine doğru soruları sıkça sormaları gerekir. Ben kimim? Ne hissediyorum? Ne düşünüyorum? Ne yapmak istiyorum? Bu kadar duyarlı oldukları için günlük tutmak, resim yapmak ve dans etmek, müzik yapmak yani kendini ifadenin bir yolunu bulmak 3ler için hayati önem taşır. Duygusal iniş çıkışları meşhur ve çevresini etkileyebilecek kadar güçlü olan 3ler için asıl kahramanlık kendilerini tanımak ve dürüstçe ifade etmektir ve hiç de kolay iş değildir. Konusu ‘beni tanımlamak’ olan güneş sinir ağı, 3. Çakra ile ilişkilidir ve elementi ateştir. 3ler bir kandil gibi etrafını aydınlatabilecek beceriye sahiptir, yeter ki gereklilikler yerine sahici doğalarını yaşasınlar.

 

4-       İstikrar ve Süreç

Yaşam sayınızda 4 varsa istekleriniz çok, sabrınız ve iş bitirme gücünüz ise sınanıyor demektir. Kalp çakra ile ilişkili olan bu sayıya sahip kişiler 3 gün ya da 3 saat beklemekte zorlanıp 13 yıl eşsiz bir sebat gösterebilirler. Rekabet, hırs ve başladığı işleri yarım bırakmak, aynı anda bir sürü projeye başlayıp hiç birini sonlandıramamak, inşaatın temelini kazarken 4. Katın mobilya detaylarını düşünerek yorulmak, çıktığı yolda karşılaştığı ilk zorlukta kendini ve yolunu sorgulamak 4’e aittir. Sadakat, vatanseverlik ve inandığı davada canını verecek kadar net olanlar yine 4lerdir. Elementi toprak olan bu sayının bize asıl mesajı ise ‘kişisel gelişim”dir. Ortaya konacak en büyük hedef, gerçekleştirilebilecek en büyük proje “ben”dir. Kalp haz almak ve tatmin olmak ister, varlığının bir sebebi olmalıdır. İşte kalp çağrısını duyup da göğüs boşluğundaki ‘vatan’ toprağında bahçeler olduğunu fark edip onlara bahçevanlık yapan kimse gerçek projesini bulmuş demektir. Böylelikle varılacak bir yer, peşinden gidilecek bir dava, uğrunda can verilecek bir konu yoktur. Kalp ve kalpten kalbe uzanan yollar vardır. Buradaki istikrar kalbin erdemlerine sadakat, bahsedilen süreç ise yaşamın her anından haz almaktır. Çalışkan ve hedef odaklı 4lerin hatırlamaya ihtiyaç duyduğu bu evrensel yasaları hayata geçirmeleriyle onlar bize bu konudaki ilham olan kişiler olurlar. Geride bir okul ya da ekol bırakabilecek kalpten gelen güçleri vardır.

 

5-      Özgürlük ve Disiplin

5 duyumuz vardır dünyayı algıladığımız; görmenin, duymanın, dokunmanın, tat ve koku almanın zevkine vardığımız. Muthiş tasarlanmış veya bizi dünyadaki diğer canlılardan ayrıcalıklı kılacak şekilde evrilmiş 5 parmağımız vardır. Bunlar insanlığın ilk evresi beşerliğin unsurlarıdır. Beşer doğan bizler dünyayı keşfeder ve aklımız erdiğince özgürlüğümüzü keşfederiz. Deneyimlerle öğreniriz. Ve bir gün gerçek özgürlüğün disiplinle işbirliği yaptığını diğerinin bir yanılsama olduğunu farkederiz. İşte yaşam sayısınde 5 olanlar için bu keşif süreci ve farkındalık oldukça çarpıcıdır. Onlar sabah 9 akşam 5 çalışamazlar, çalışırlarsa da mutlaka çokça gezer yada çeşitli beşeri hazlarla kendilerini oyalarlar. Dünyayı gezmek, farklı diller öğrenmek ve çok geniş bir yelpazede her kesimden arkadaşlar edinmek 5lerin doğasında vardır. Şehir değiştirmek, seyahat etmek ve yeni yerler keşfetmek onlara çok iyi gelir. Eğer bu satırları okuyup ta bana ‘hadi canım, nerde bizde o fırsatlar!’ diyorsa bir 5, ben de ona şöyle sormalıyım: Hayatında esrar, alkol ya da şehvet düşkünlüğü var mı? Düşkün olduğun şeyden öfke ile değil kararlılıkla vazgeçtiğinde evrenin sana nasıl kapılar açtığına hayret edeceksin! Boğaz çakra ile ilişkili olan bu sayının elementi havadır. Yaşam sayısınde 5 olan kişiler kendi matematiğinde kendi disiplinlerini oluşturabilir, kendi sağlıklı rutinlerini ve egzersiz programlarında yaşamlarını kimseye bağımlı olmadan disipline etmeyi başarabilirler. Ve bu yaşam amaçlarının farkına varıp hayata geçirebildiklerinde özgürlüğün temsilcileri olarak yaşam sürer, hepimize ilham olurlar. Çünkü gerçek özgürlüğün temelinde sağlam bir öğreti(disiplin) vardır.

 

6-      Vizyon ve Kabul

1, 2 ve 3’ün toplamı olduğu için mükemmel ünvanını ilk önce 6’ya vermişler. Yaşam sayısında 6 olanlar için de en büyük derttir mükemmellik. Yaşamda hiç bir şey mükemmel olmayışı ile eşsiz bir kusursuzluğa sahiptir. İşte bu büyük resmi görme becerisi 6’ya aittir. Üçüncü göz, kalp gözü de dediğimiz 6. Çakra ile ilişkili olan bu sayı öncelikle müşfik bir iç gözlem ister. Olumlu halinde herşeyin içindeki güzelliği, bütünlüğü ve kusursuzluğu görme yeteneğini öncelikle kendinde gerçekleştirir. Eğer sayılarınızdan biri 6 ise ve ben size kendi kusursuzluğunuzdan emin olun dediğimde bana bıyık altından gülüyorsanız bu olumsuz tarafta kalmış bir 6 tepkisidir. Yıkıcı halinde ise herşeyin nasıl  “mükemmel” olacağını bilir ve herkese ve herşey müdahale ederek son derece tutucu, sıkıcı bir kuralcıya dönüşür. Ne kendinden ne de dünyadan keyif almaz. Ailesi en büyük sorun kaynağı ve kendiyle ilgili problemlerin tek sorumlusudur. 6’nın gücü, olanı olduğu gibi ‘bütünüyle’ görmek ve olanı değiştirmeye çalışmak yerine alçakgönüllülükle kabul etmektir. Kalp gözü böyle çalışır. Onlar çok iyi kamera kullanırlar. Derin çizgilerle dolu bir yüzdeki ifadeyi, sokakta oynayan çocukların eşsiz neşesini, doğanın ilham dolu anlarını objektife alıp bize gösterenlerin bir yerlerde mutlaka 6ları vardır. Doğa severler belki insanlardan çok hayvanları severler. Bunun sebebi kendilerini kusurlarıyla kabul etmekte zorlanmalarıdır. Dışarıdan kaba, kabuklu ve hatta katı görünebilen 6’ların içi çok yumuşaktır. Zarar görmekten bu sayede korunduklarını düşünürler. Kozmik ebeveyn olabilecek olduğu halde aile kurmaktan, anne/baba olmaktan kaçınırlar, mükemmel olamamaktan korktukları için. İşte sevgili 6lar öncelikle kendilerini kalp gözüyle, hırplamadan görüp kabul ettiklerinde yaşam da onlara tüm cömertliğiyle akar. Kusurları görmek gibi güzellikleri görüp kabul etmek de alçakgönüllük ister. İşte vizyon ve kabul budur.

 

7-      İtimat ve Açıklık

Yaşam amacı sayınızda 7 varsa hiç bir felsefe, dogma ya da dini öğreti sizin için yeterli değildir, olmayacaktır da. 7’ler için bitmeyen bir analiz, sorgulamalar sırasında bulunan cevaplarda gizli yeni sorular vardır. Öğrenmek bitmez onlar için. Ancak fazla zihinsel olan bu sorgulama biçimi bir gün mutlaka en kıymetli bilgiyi bulmaya odaklanır. Bin tane şey bilmek değil, benin bin halini bilmektir kıymetli olan. Tepe çakra ile ilişkili 7 sayısına sahip kişiler için yaşam sürprizlerle doludur. Gerçi onlar analiz etmekten yaşamaya geçerlerse, ancak ne kadar şanslı olduklarını fark edebilirler o ayrı. 7 kat yer ve gök, bedende 7 delik, ışık tayfında görülebilen 7 renk, 7 çakra ve nefs mertebesi, zürafalar dahil tüm memelilerde bulunan 7 boyun omuru, 7 gün, gece ve daha nicesi… Her ilim ve öğretide var olan 7’ye vurgu bize net olarak Yüce Gizem’in belli bir düzeni olduğunu gösterir. İşte yaşam sayısında bu sayıya sahip kişiler de eninde sonunda içe dönmeye, zihinle çözemediklerini ruhsal olarak tecrübe etmeye yönlendirilirler. Onlar için geri çekilmek, içe dönmek sorun olmaz. 7’lerin zorlandıkları halde yapmaları gereken şey açık olmaktır. Ne yaşadıklarını, ne düşündüklerini, başlarına gelen tuhaf olayları ve onlar hakkındaki analizlerini açıkça anlatmak onların görevidir. Çoğunlukla yanlış anlaşılmaktan ve/ya güvenlerinin su istimal edilmesinden, bahsettiği konularla dalga geçilmesinden çekinir ve kendilerini güvenli sulardan çıkartmazlar. Elementi su olan 7’ler aşırı hassastırlar. Hem bu kadar zihinsel hem de duygusal olabilen nadir insanlardır. Olumlu hallerinde yerle gök arasında, sınırlı ve sınırsız olan, madde ve mana arasında birer köprü olan 7ler için itimat etmek elzemdir. Başına gelenleri tüm açıklığıyla anlatmalı ve karşısındakinin sınırlı bilinci yerine hepimizi var eden Yüce Ruh’a güvenmelidir. Yaratandan ötürü yaratılmışa güvenmek ve ne pahasına olursa olsun hakikati anlatmak! Böylece dünyevi uğraşlar içinde veya sıkıcı öğretiler içinde kaybolmuş bizler, başımızı kaldırıp rahatlar, geniş bir bakış açısına ve Yüce Gizem’in ilhamına biraz daha nail oluruz. Uzun lafın kısası 7ler lütfen sizin için deli deseler, yalan söylediğinizi düşünseler bile siz hakikatinizi anlatın! Ve evet, bildikleriniz hakkında konuşun ama kendi hikayenizi daha çok konuşun. Bir tek şeye dikkat edin, gelecek planlarınıza! Onları anlatmak enerjinizi alır. Hevesiniz azalır. 7ler paranoyak olmaya ve madde, özellikle de alkol bağımlılığına yatkındırlar. Bu davranış biçimi ise onlara paranoya ve asosyallik olarak geri dönebilir. Aman diyeyim bizim size ihtiyacımız var. İtimat yani açıklık meselesini bu özel hassaiyetinizle düşünüp, derinlemesine analiz ederken bir çiçeğin şartlar ne kadar zorlu olursa olsun açmaya devam ettiğini anmsayın ve ondan ilham alın!

 

8-      Bolluk ve Güç

Kazanan ve kaybedenler, hükmeden ve itaat edenler varmış gibi görünür dünya. Oysa kazanırken kaybeden ve kaybederken kazanan, hükmederken köleleşen, itaat etmeyi özgür iradesiyle seçenlerle dolu hayat. Yaşam sayısında 8 olan kişiler için adaletsiz görünen yaşamda fark yaratma güdüsü vardır. Çünkü onlar için otorite, patron, din, devlet, ordu, ebeveyn, eş, kadın ya da erkek, cinsellik ve para kısacası güç olabilecek herşey bir konudur. Hükmeden(!)lerden, hükmedilmekten hoşlanmaz, akışı değiştirmek, mazlumun adaletin yanında olmak, işin aslında güç odağı olmak isterler. Bu 8in olumsuz hatta yıkıcı halidir. Olumlu halinde ise 8ler sonsuzluğun idrakinde yaşar. Bu rakamın şekli yatay haldeyken sonsuzluk simgesidir. Aslında kazanan ve kaybeden yok, sonsuz bir akış ve hayat-ölüm-hayat döngüsü vardır. Bolluk her yerde ve çeşitli formlarda mevcuttur. Bazen bir kuru ekmeğin olduğu yerde bulunan sevgi ve neşe, kuş sütünün eksik olmadığı sofradakinden daha çoktur. Neyin gerçek bereket olduğunu, bolluğun asıl manasını anlamak için sonsuzluk bilincine ihtiyaç duyarız. 8ler korumak, kollamak isterler. Kol kanat germek onların işi gibi gelir. Ancak evrenin denge yasası gereği koruyup kollandıkça, isterler ki başlarını güvenle koyacakları bir omuz, altına sığınıp dinlenebilecekleri bir kol olsun onlar için de. Ama olmaz. Çünkü –ihtiyacım yok! Başımın çaresine bakar-kimseye muhtaç olmam!- derler. İçleri kan ağlasa da… Sonra bir gün veya başka bir düzlemde bu direniş illa ki kendini “aşırı” bırakmaya zemin hazırlar. Çünkü her şey, hayatta her şey denge ister ve zıttını doğurur. Akışa direnmek kendini olduğu gibi bırakma ihityacını getirir. 8ler için konu yüzmeyi ve dinlenmeyi öğrenmektir. Önemsediklerini sırtında taşımak yerine onlara da öğrenmeleri için fırsat vermektir. 8ler her zaman bolluk ve bereket içinde yaşarlar. Haydi 8ler kabul edin cebinizde nakit olmasa dahi yaşamın çeşitli vesilelerle size ne kadar cömert olduğunu görmeniz hiç de zor değil. Şöyle bir bakın, paranız, eviniz ve arabanız olmayabilir ama ihtiyaç duyduğunu her şey, her zaman var olmuştur, hem de belli bir kalitenin altına düşmeksizin! Ticaret ve organizasyon işleri elementi toprak olan 8lere uygundur. Parçaları ve doğru insanları bir araya getirmek bu süreci yönetmek konusunda epey yeteneklidirler. Yeter ki yönetmek ve organize etmekle hükmetmeyi birbirine karıştırmasınlar; benim ihtiyacım yok diye kuyruğu dik tutmayı güç zannedip asıl muhtaç kişi olmasınlar. Sonsuzluk blincinde Yüce Ruh’un Yüce Adaleti’ne güvenip kavga yerine kararlılıkla tam da içlerinden geldiği gibi yüksek değerler için yaşamaya devam etsinler. Tek gerçek gücün sevgi, gerçek otoritenin kalbin kendisi olduğunu hatırlasınlar.

 

9-      Bilgelik ve Bütünlük

Dile kolaydır bilgelik ve bütünlük. Kullanmadığımız her bilginin çöp olduğunu düşünürsek bunca zaman “kişisel gelişim” adına biriktirdğimiz ne çok şey var. Elementi ateş olan 9 tekamülün sayısıdır. Ermek ve aydınlanmak için ihtiyaç duyduğumuz farkındalık ateşi 1’in ya da 3’ün ateşinden farklıdır. 9 sadec kendini ya da çevresini değil, dünyayı aydınlatacak güce sahiptir. Yaşam sayısında 9 olan kişiler aşkla yoğrulmaktan, hizmet etmekten kaçabilirler ama saklanamazlar. Eninde sonunda aşkla hizmet etmek onların yoludur. Bunu sanat, maneviyat ve ilimle birleştirerek yaparlar. Çünkü aşk ve bütünlük böyledir. 1’den 8’e(36) ve 9’a(45)  tüm sayıların toplamı 9’un katlarıdır ve basamakları topladığımızda yine 9’u (3+6=9 ve 4+5=9) verirler. Dil, din, ırk ayrımı olmadan tüm evrenin bir ve bütün oluşunu 9lar bilir. Yalnız sayılar büyüdükçe güçleri ve gölgeleri de büyür. Olumlu bir dokuz aşkın kendisi olmayı deneyimlemiş, çocuksu sevincini yaşatan olgun bir bilge olabilecek iken olumsuz bir dokuz kendini “sevdiği”yle tamamlayacağı yanılgısına düşen bir ümitsiz aşıktır. Yıkıcı halinde ise 9lar son derece yüzeysel, aşka ve ve sevgiye inançlarını yitirmiş, yaşamlarında nice kayıplar görmüş ama hala yeterince içe dönmemiş, o büyük sıkışmalar ile içinde oluşan cevhere bakmamış, yaşamın sunduğu sayısız fırsatı değerlendirmemiş, küskün ve sevilmeye aşırı muhtaç, dünya tarafından asla anlaşılmadığıyla yakınan kişiler olurlar. Buradaki en büyük farkındalık 9ların aradığı aşkı bir insanda bulamayacağı, bir ilişkide yaşayamayacağı gerçeğidir. Ne onların aşkını kaldırabilecek ne de bekledikleri aşkla onlara cevap verecek bir Allah’ın kulu yoktur. Olsa denk gelseler bile bir araya gelmeleri mümkün olmaz. 9lar bu coşkun aşk vanasının tazyikini ayarlamalı, dışa değil de içe akıtmayı, gönül bahçesine bir sulama sistemi oluşturmayı, kendi varoluşlarını sevip, yeteneklerini onurlandırarak birer hizmete dönüştürmeyi öğrenmekle yükümlüdür. Yoksa ömürleri büyük tatminsizlikler ve acı ile geçer. Aşkla hizmet etmek, aşkla öğrenmek ve yaşamak, aşkın kendisi olmak, canlı ve cansız herşeyle bir ve bütün olduğunun idrakiyle yaşamak 9ların iliklerine işlemiş bilgelikleridir. Belki dünya onları tanımaz, sıradan bir mahallede yaşayıp giderler ama ortak bilince bıraktıkları maya tüm dünyayı aydınlatır.

 

10-   İçsel Bilgi

10, 20, 30 ve 40 gibi yaşam sayısında “0” varsa her an ihtiyaç duyduğumuz ilham, içsel bilgi de var demektir. Elbette onun ortaya çıkmasını engelleyen kabuğu, engeli de vardır. Zihnin geçmiş ve gelecek kaygıları, varsayımları, ihtimalleri ve zannetmeleri içsel bilginin önüne geçer. Yaşam sayısında sıfır olan kişiler diğerlerine nazaran bu tanrısal ilhama daha yakındır ancak meditasyona daha çok ihtiyaç duyarlar. Zihnin acımasız oyunlarını öğrenmeye çok ihtiyaçları vardır. Çünkü onlar bu engeli kaldırdıklarında herşeyin ötesinden gelen bilgiye güçlü bir şekilde ulaşabilirler. Bu büyük hazinenin yolu da onlar için elbette ki büyük bir meydan okumadır. Bir meditasyona oturmanın ne kadar zor olduğunu herkes bilir. Sıfırı olanlar daha çok bilir…

 

 

11-   Usta

Yaşam sayısında 11 olanlar 1’in anlattıklarına 2 kat dikkat etmeli ve 2’nin öğretilerine kulak vererek olumsuzluklarına karşı uyanık olmalıdır. Elementi hava olan 11 sayısına sahip kişiler aynı anda çok muhafazakar ve radikal olabilirler. Sonra da hangisi gerçek ben, hangisi doğru? diye hayıflanıp asla karar veremezler. Buradaki ustalık, kafayı yemeden her ikisi de olmadığını ve dolayısıyla ikisi de olabileceğini fark etmektir. İnsan kutupları olan bir varlıktır. Hem yücelerin yücesi hem de aşağıların aşağısı olarak yaratıldığımızı söyler kutsal kitaplar. İşte bu kutupların ötesinde, onlara tanıklık eden, yargılamayan bilinci fark etmek ve onu yaşatmak ustalıktır. Kutuplar arasında barışın sağlanması, kendiyle didişmek yerine bu yüksek enerjiyi -ki enerjiler kutuplar arasında oluşur- kullanarak ideallerinin peşinden gitmeye kullanmak 11’in işidir. Usta kendi yolunda gider, kimseye bir şey öğretme derdinde, kıyaslanma telaşında olmaz. Ondan öğrenmek isteyen onu izler, peşinden gider ama usta buna aldırmaz. Sayılar büyüdükçe gölgeleri de büyür demiştim. 11’in olumsuz halinde ideallerinin peşinden gitmektense etrafındakilerin iyiliği için enerjisini “ustaca” harcayan hemşireler vardır. Onlara tavsiye tıpkı 1’de olduğu gibi bağımsızlığın, kendi ayaklarının üzerinde yürümenin, bağımlık ve rutinlere ekstra dikkat etmenin, 2’de olduğu gibi dengeli işbirliğini ve kazan kazan olmasa bile kaybetmeyeceği durumlar içinde bulunması gerektiğinin hatırlanmasıdır. Yıkıcı halinde ise 11, kimseye çaktırmadan oldukça bencil, bireysel arzuları doğrultusunda kurnaz ve yalancılık seviyesinde politik oyunlar içinde olabilen ve yüksek enerjsiyle göz boyayan kişilerdir. Her türlü bağımlılık için dikkat etmelidir 11ler. Madde, oyun ve dizi bağımlılığından onay almaya uzanan geniş yelpazede herşey. 1 ateş ve 2 su olmasına rağmen hava elementine sahip olan 11ler tüm insanlığın hayrına olabilecek sahici ideallerini bulmak için öncelikle kendilerine karşı dürüst olmalıdırlar. Ancak o zaman peşinde gittikleri davanın kör sevgi ve ait olamama korkusundan mı, yoksa öze ve BİRLİK’e duyulan sahici sevgiden mi doğduğunu anlayabilirler.

 

19- Tekamül ve Küllerinden Yeniden Doğmak

Konu sayıların dili olsun olmasın 19 hakkında yazılmış nice kitap, söylenmiş söz vardır. Yaşam sayısı 19 olan kişiler en ilkel olandan en ulvi olana uzanan geniş bir yelpazede kendilerini bulmakla yükümlü, oldukça meşgul kişilerdir. Alışkanlıklarına, rutinlerine, aşka ve maneviyata dair duruşlarına, düşüncelerine derinlikle bakmalı, yüzeysellikten korunmalıdırlar. Kendi ayakları üzerinde durma becerilerini ve yaşamın onlara bunun için verdiği fırsatları görüp bunun bir mecburiyet ya da eziyet değil armağan olduğunu fark ettiklerinde mizaçları değişir. Onlar küllerinden yeniden doğabilen ve deniz feneri gibi en büyük karanlığımızda bize ilham olan kişilerdir. “Neden ben?” sorgusuyla kurban rolüne bürünmek yerine eşsiz ruhlarını ve aşkla yoğrulmuş yeteneklerini dünyaya bir armağan olarak sunmak onların işidir. Kendileri yerine “öz”lerine güvenerek bunu yapmayı başardıklarında şikayet etmekten çıkıp tekamül etmeye başlarlar. Öyle köklü ve hızlı bir değişim yaşarlar ki hepimiz için çok büyük bir ışık kaynağı, ilham olurlar. Neden yerine nasıl sorusunu sormak elzemdir. Nasıl yaparım? Bundan iyisi nasıl olur?

 

22- Simyacı

Doğum tarihini toplayıp da elde ettiğiniz sayı 22 ise bir durun derim. Burada çok yüksek bir potansiyel vardır ve maalesef gölgeye düşmesi, ziyan olması, karanlıklara dalması da o kadar mümkündür. Herşeyi yapabilirsiniz. İstediğiniz herşey olabilirsiniz. Ve olabilecek, yapılabilecek bunca şey varken hangisini seçeceğiniz bir meseledir. Hadi diyelim ki seçtiniz, önünüzde başarıya giden uzun bir yol var. Amaç “başarı” ve sizde de alternatif yollar çoksa neden “kısa” olanı seçmeyesiniz?  İşte burası çok önemli. 2’nin ve 4’ün öğretilerini gözden geçirme zamanı. Elementi su olan 22 en yüksek enerjiye sahiptir ve sıradan bir taşı altına çevirebilecek simyacı gibi elini attığı işte başarılı olabilecek gücü vardır. Lakin gölgesi de kendi gibi yüksek olduğundan sebat etmek ve dengeli ilişkiler kurmak onun için epey zordur. Ya büyük kurtarıcı olmaya kalkar ve yolu mafya babalığına kadar uzanır ya da kısa yoldan mutluluğa kavuşmak için kumar ve şans oyunlarında, hileli hurdalı işlerde kendini bulur. Kendinin ihityacı yokmuş gibi nicelerinin işini kolyalaştırır, aracılık eder, kendine doğru düzgün bir şey istemek aklına bile gelmez. Kısa günün karı ile yaşar. Çünkü zora gelemez. Oysa ki simyacı dediğin “felsefe taşını” yani aklını kullanarak karanlık bir kömürü yani kendi gizli potansiyelini sıkıştırarak, irdeleyerek, en önemlisi sabır göstererek işler ve cevherini ortaya çıkarır. 22 kendiyle çalışmalıdır. Her ne kadar çok iyi bir antrenör, yaşam koçu ve yönlendirici olsa da asıl işi kendisi ile olmalıdır. Yoksa gerçek potansiyelini asla kullanamaz ve yardımcı olduğunu düşündüğü kimselere de gerçek bir destek sağlayamaz. Kendisi için çalışan ve yardım etmeye dair aşırı bir istek duyan 22ler yaşamları ve enerjileriyle başlı başına ilham olurlar. Kendini hiç bıkmadan, sıkılmadan, kısa yola kaçmadan yontmaya, sufilerin deyimiyle zımparalamaya devam eden 22lerden bir tek şey kalır geriye “ne istediklerini” bilmek. Kalplerinin ruhun çağrısını duymak. Kalbin çağrısı sevgi bazlıdır. Kendini sevmeyi, Yüce Ruh tarafından ne kadar sevildiğini hatırlayan 22, karanlıklarından cevherler çıkararak, rüyasını gerçek kılarak diğer herkes için büyük ilham olacaktır. Yeter ki coşkun enerjisini iğne deliğinden sevgiyle geçirmeye gönüllü, süreçten keyif alan ve adım adım ilerleyen, ayakları yere sağlam basan bir hayalperest olsun.

 

Kendini, mizacını tanıdıkça mutlu olmaya doğuştan hakkı olan ve bunun için gerekli tüm donanıma sahip Ben’in için olumlu seçimler yapabilmek kolaylaşıyor. Seçimlerimizi evrenin yasalarına uygun gerçekleştirdiğimizde yıkıcı olanın bir tehlike değil de denge unsuru olduğunu fark ediyoruz. Gerçek mutluluk da olumlu olanın ötesinde bütünü kucaklayan bilinçte bizi bulabiliyor.

Başlamak, hayata sevgiyle kök salmak…

Bu derginin ilk sayısı ile birbirimizle tanışıyor ve başlangıçlar yaşıyoruz evet. Ancak şunu da eklemeliyim ki bu yazıyı yazarken ben, benle bir kez daha buluştum ve yeniden tanıştım.  Hayat öyle bir akış ve ben bir gün önceki ben değilim; keşfedecek, yeniden tanışacak ve başlanacak öyle çok şey var ki…

Bu sayfaları 11 sene sonra ama bu sefer biricik eşim ve canım kızımla  geldiğimiz şifacılar diyarında, çok sevdiğim Bozburun Yarımadasında bir otel odasında yazdım. Evet zaman ayırmam gerekti, odaya, bir çeşit inzivaya çekildim ama öyle iyi geldi ki…

Vesile olduğunu için teşekkür ederim. Dilerim, tüm bu içten paylaşımlar yaşamınızda sahici ve sevecen bir başlangıç yapmanıza yardımcı olur.

Muzaffer Elif İşcan

19-.07.2015

Hisarönü-Marmaris

-Yin Yang Yoga Dergisi’nin ilk sayısı için yazılmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

6 comments

  1. […] Bende 2 ‘yim. Benim de ismimdeki harflerin toplamı 2..Aslında 20.  2+0= sıfır…sıfır önündeki rakamın etkisini güçlendiriyor ama bugünün tarihi 10.01.2018 toplamı 11+11=22 ( Numeroloji yazısı bak burda) […]

Yorum bırakın